Omurga eğriliği olarak da bilinen Skolyoz, çoğunlukla ergenlik döneminde tespit edilen, nedeni tam olarak bilinmese de doğumsal nedenler ya da serebral palsi gibi rahatsızlar nedeniyle ortaya çıkabilen, vitamin eksikliği, diyabet, omurga yaralanmaları, enfeksiyon gibi nedenlerin de sebep olarak gösterilebileceği bir omurga rahatsızlığıdır ve aktif bir yaşam içinde hareket kısıtlılığı yaratarak gündelik yaşamı olumsuz yönde etkiler. Bu yazımızda, skolyoz nedir tedavisi nasıl yapılır, 3 boyutlu skolyoz tedavisi ve daha fazlası hakkında bilgilendirici içerik yer almaktadır.
Skolyoz omurga eğriliği rahatsızlığıdır ve doğuştan, travmaya bağlı olarak ya da farklı nedenlerle omurganın deformasyona uğrayarak sağa ya da sola doğru 10 derecenin üzerinde eğilmesi ile meydana gelir. Üç boyutlu şekil bozukluğu olarak da tanımlanan skolyoz, omurların sağa ya da sola doğru yer değiştirmesi ve aynı zamanda da kendi eksenleri etrafında dönmesiyle bozulmalara yol açar. Normal ve sağlıklı omurgada, omurlar yukarıdan aşağıda düz bir hat üzerinde uzanırken skolyoza sahip kişilerde omurga duruşu C ya da S harfine benzetilmektedir
Genellikle ergenlik döneminde yani gelişme çağının başlangıcında tespit edilen skolyoz, erken dönemde bazen çekilen göğüs röntgenleri ile tesadüfen tespit edilebilir ya da çocuklarda asimetrik omuz duruş, sırtın bir bölümünde meydana gelen kabarıklıklar ya da kalçaların aynı seviyede durmaması gibi farklı duruş bozukluklukları ile kendini belli edebilir.
Skolyoz genel olarak kalça, kürek kemikleri ve göğüs kafesinde kaymalar meydana getirir ve elde edilen istatistiklere göre özellikle kız çocuklarında daha sık görülmektedir. Gelişme çağındaki çocuklarda gelişen ve büyüyen omurga üzerine uygulanacak herhangi bir aşırı yüklenme skolyoz hastalığını tetikleyerek omurgalarda deformasyona sebep olabilir. Bu nedenle istatiksel bilgiler ışığında her 100 ergen kişiden 3 kişinin skolyoz tanısına sahip olduğu gözlenmektedir.
Skolyoz en eski omurga deformasyonu olarak bilinir ve genellikle omurganın sağa ya da sola doğru 10 derecenin üzerinde açı ile eğrilmesiyle kendini belli eder. Omurga üzerinde meydana gelen eğrilik en temel skolyoz belirtileri arasında yer almaktadır ve aşağıdaki belirtiler de skolyoz tanısı için belirleyici ve referans olma özelliği taşır.
– Bir omuzun diğer omuza göre daha önde durması
– Omuz ve kalçaların asimetrik duruşu
– Kronikleşen Sırt, boyun ve bel ağrısı
– Nefes darlığı ve çabuk yorulma
– Eşit hizada durmayan kürek kemikleri ve pelvis kemikleri
– Kürek kemiğinin birinde meydana gelen kabarıklık
Skolyoz, omurganın deformasyonu sonucu meydana gelen omurga eğriliğinin derecesine göre sınıflandırılarak değerlendirilmektedir. Skolyoz eğrilik derecesi özellikle skolyoz tedavisinde tedavi yöntemlerinin başarılı bir bir şekilde ilerleme kaydetmesi için büyük önem taşımaktadır.
Skolyoz derecelendirmeleri radyografi, bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans görüntüleme yöntemleri kullanılarak tıbbi ölçümlendirme ile yapılmaktadır ve skolyoz hastalarında tedavi programının çıkarılması için bir yol haritası işlevi görmektedir.
Skolyoz eğrilik derecesi üç farklı aşamada gruplandırılır ve 10 derecenin altındaki omurga eğrilikleri spinal asimetri olarak tanımlanarak, skolyoz tedavisinden ayrı olarak değerlendirilerek genellikle manuel terapi, medikal pilates ve egzersiz yöntemleri ile iyileştirilmektedir.
Skolyoz derecelendirmelerinde ilk sınıflandırma hafif düzeydeki eğriliklerdir ve bu eğrilikler 20 derecenin altında yer alan omurga eğriliklerini kapsar. Hafif düzeyde Skolyoz tipi rahatsızlıklarda kişilerin kas yapısı ve iskelet duruşunu baz alan tedavi amaçlı klinik egzersizler çoğu zaman iyileşme için yeterli olmaktadır.
20 ile 40 derece arasındaki omurga eğrilikleri orta derecede sınıflandırılmaktadır ve bu tip skolyoz tanılarında korse destekli fizik tedavi uygulamaları ile birlikte yürütülen manuel terapi ve klinik egzersizler başarılı bir iyileşme programı oluşturur.
Skolyoz genel olarak cerrahi müdahale gerektirmeden tedavi edilebilen bir omurga rahatsızlığı olmasına rağmen 40 dereceden fazla omurga eğrilikleri orta düzeyin üzerindeki eğriliklerdir ve bu tip eğriliklerde göğüs kafes ile akciğerler üzerinde büyük oranda şiddetli baskı meydana gelir ve bu baskının bir sonucu olarak nefes darlığı ve nefes almakta zorluk gibi ciddi rahatsızlıklar oluşabilmektedir. Şiddetli eğrilik derecesi olarak adlandırılan bu tip Skolyoz rahatsızlığında skolyoz ameliyatının gerçekleştirilmesi başvurulacak en temel tedavi yöntemi arasında yer alır.
Skolyoz ameliyatı çok sık başvurulan bir tedavi yöntemi olarak tanımlanmasa da sonrasında uygulanacak rehabilitasyon programları ile Skolyoz hastalığının tedavi edilmesi ve kişilerin günlük yaşamlarına devam edebilmeleri için büyük önem taşımaktadır. Skolyoz rehabilitasyon programları manuel terapi ile desteklenen bir dizi klinik egzersiz programlarını içerir ve uzman fizyoterapistler kontrolünde gerçekleştirilmektedir.
Doğumsal gelişim bozuklukları, travmaya bağlı olgular gibi pek çok farklı nedenler sonucu meydana gelebilen Skolyoz rahatsızlıklarının istatistiksel olarak %80’nin nedenleri bilinmemektedir. Nedeni bilinmeyen bu tip Skolyoz rahatsızlıklarına İdiopatik skolyoz denilmektedir ve ergenlik dönemindeki kız çocuklarında daha yüksek oranda görülür.
Anne karnında çocuğun gelişimi sırasında ortaya çıkan omurganın yapısal bozuklukları neticesinde meydana gelen Skolyoz tipine doğuştan yani Konjenital skolyoz denilmektedir ve ilk yıllarda hızla bir ilerleme gösteren Konjenital Skolyoz erken dönem tedavileri ile kontrol altına alınabilmektedir.
Nedeni kas ve sinir hastalıklarına bağlı olarak gelişen, İdiopatik skolyozdan sonra sık rastlanan diğer bir skolyoz türü de Nöromusküler Skolyoz olarak adlandırılmaktadır. Beyin ve omurilik üzerindeki sinirler üzerinde meydana gelen deformasyon ya da kas hastalıkları neticesinde meydana gelebilir ve Serebral palsi, çocuk felci gibi sendromlarda sıklıkla rastlanabilmektedir.
Günümüzde skolyoz, eğrilik derecelendirmelerine göre farklı fizik tedavi, manuel terapi, egzersiz ve rehabilitasyon metodları ile cerrahi müdahaleye gerek kalmadan tedavi edilebilmektedir. Tedavinin başarı ile sonuçlanmasına yardımcı olabilecek en temel etken, tedavi programının kişiye özel olarak hazırlanarak, düzenli aralıklarla devamlılık gösterilerek uygulanmasıdır.
Manuel Terapi Ankara Sağlıklı Yaşam Merkezinde başarı ile yürütülen skolyoz tedavisi uygulamalarında, tedavi adımları skolyozun eğrilik derecesi, skolyoz tipi, ne hızla ilerleme gösterdiği, hastanın fiziksel değerleri ve omurga ve kas yapısal hareketliliği göz önünde bulundurularak, detaylı bir tetkik ve muayene neticesinde belirlenir.
Skolyoz tedavisinde yaygın olarak uygulanan kendisi de skolyoz hastası olan Katharina Schroth tarafından geliştirilen Schroth Yöntemi nefes tekniği ve egzersizleri ile cerrahi müdahale gerektirmeyen bir tedavi yöntemidir. Omurları döndürerek, uzatmak ve stabilize etmek üzere geliştirilen üç boyutlu skolyoz egzersizleri, Scroth yönteminin önemli bir paçasıdır ve nefes egzersizleri ile göğüs kafesindeki deformasyonlar üzerinde iyileştirme sağlandığı gibi doğru nefes alma ile kasların güçlenerek, düzenli egzersizler ile omurların doğru şekilde desteklenmesi hedeflenir.
Skolyoz omurganın sağ ya da sol yana doğru eğrilmesi ile meydana gelir ve bu eğrilme esnasında omurgalara kendi ekseni etrafında dönerek kaburgaların şeklinde deformasyona sebebiyet sebep olur ve sırtta kambur şeklinde bir çıkıntı oluşabilir. Skolyoz eğrilik derecesinin şiddetli olmadığı durumlarda ve özellikle büyüme çağındaki çocuk gruplarında skolyozun ilerlemesini önlemek ve omurganın doğru şekillenmesine yardımcı olmak için korse kullanılmaktadır.
Korse ile uygulanan skolyoz tedavisinde hedeflenen öncelikli olarak eğrilmenin durdurulmasıdır. Kullanım süresi yavaş yavaş artırılarak devam ettirilen korse destekli skolyoz tedavisinde, skolyozun ilerlemesinin önlenmesi ile birlikte vücut omurga ve iskelet sisteminin yeniden eski formuna döndürülmesi amaçlanır. Tedavi özellikle büyüme çağındaki hastalar üzerinde %80 oranında başarı kaydetmekte ve klinik egzersizlerle tedavi sürecinde iyileşme gözlemlenmektedir.
Skolyoz tedavisinde yaygın olarak uygulanan diğer bir yöntem ise fizik tedavi yöntemidir. Fizik tedavi yönteminin uzman fizyoterapistler kontrolünde uygulanması tedavinin başarılı iyileşme süreci açısından büyük önem teşkil etmektedir. Fizik tedavi çoğu zaman tek başına yeterli olmamakla birlikte manuel terapi desteği ve kişiye özel klinik egzersiz programları sayesinde cerrahi yöntemlere başvurmadan skolyoz rahatsızlığının tamamen iyileştirilmesi mümkün kılınmaktadır.