Klinik Odaklı Multiboyutlu Terapi kısaca IKOMT, ağrıyı bilimsel olarak gözlemlerken aynı zamanda ağrının nedenlerini oluşturan faktörlerii psikolojik, biyolojik ve sosyolojik açıdan ele alarak, bu nedenleri ortadan kaldırmayı amaçlayan nöromuskuloskeletal tedavi konseptidir.
IKOMT konsepti, ağrı şikayetleri ile gelen danışanları bütüncül olarak değerledirip, bilimsel kanıtlar ışığında bir tedavi modeli oluşturur. Bu yönü ile klasik fizik tedavi methodlarından ayrışarak, kendine özgü felsefesi ve bakış açısıyla fonksiyonel anatomi ve ağrı fizyolojisini temsil eder.
IKOMT konseptinin temelini nöromuskoloskeletal uygulamalar, hareket bilimi, ağrı bilimi ve beden ile ruh arasındaki etkileşimden kaynaklı davranışlar oluşturmaktadır. IKOMT konseptinde ağrı şikayeti ile gelen danışanlar üzerinde tetkik ve incelemeler yapılırken, ağrının nedenlerini oluşturan etmenlere odaklanılır. Bu etmenler dört ana kategoride incelenmektedir;
IKOMT konseptine göre ağrı; fiziksel, psikolojik ve sosyal durumların kombinasyonlarının bir sonucudur ve tedavi öncesi yapılan detaylı tetkik ve değerlendirmeler ile bütüncül açıdan ele alınmalıdır.
IKOMT konsepti ile yürütülen terapi sonucunda kişiler biyolojik ve tıbbi yönlerden başarılı bir iyileşme sürecini karşılarken, aynı zamanda psikolojik olarak da iyilik haline kavuşurlar. Çok boyutlu terapi yöntemi, kişilere aynı zamanda beden ve zihin koordinasyonunda farkındalık yaratmayı öğretirken, yaşam tarzlarını da olumlu yönde geliştirmelerine yardım eder. Ayrıca, konsept içinde kullanılan salotogenesis modeline göre hastalığa değil, sağlığı oluşturan faktörlere odaklanarak sağlığı güçlendirmeyi hedefler.
IKOMT konsepti Almanya’da doğan, eğitimini fizyoterapi alanında tamamlayarak, manuel terapi, osteopati, hareket bilimi, ağrı bilimi, iletişim, psikomatik ve psikoloji alanında eğitimine devam ederek, deneyim kazanan uzman fizyoterapist Ezdeşir Kemali tarafından kurulmuştur.
Ezdeşir Kemali, 2008 yılında IKOMT eğitim enstitülerini kurarak düşünce modelini pek çok diğer fizyoterapistlere de aktarmayı başarmış ve ağrı yönetimi ve tedavisi konusunda manuel terapi ile büyük farkındalık yaratmıştır.
Hareket bilimi oturma, ayağa kalkma, ayakta durma, koşma, yürüme gibi insan vücudunun günlük rutininde gerçekleştirdiği doğal davranışları inceleyerek, sinirlerin kas ve kemikler üzerindeki etkileri üzerinde çalışmalar yürüten bir bilim dalıdır.
Hareket biliminin temelinde kişilerin hareket aralıklarının verimli şekilde artırılması yeralmaktadır ve kas, bağ ve dokulara odaklandığı gibi aynı zamanda hangi kas grubunun, hangi egzersizi, hangi sınır ve açı içerisinde yapması gerektiğini inceler.
Ağrı bilimi, ağrının bedeni nasıl etkilediğini ve beyne giden uyarılarda ne tür bir etki yarattığını inceleyen bilim dalıdır. Ağrı, pek çok farklı alanda uzmanlığa sahip sağlık uzmanları tarafından incelenen ve tedavi edilen önemli bir sağlık problemidir. Pek çok kişinin de tahmin edebileceği gibi, kişilerin fizyoterapiste gitmelerinin ana nedeni ağrıdır.
Nöromuskuloskeletal terapi, ağrının tedavisi konusunda derin bir anlayışa sahiptir ve tedavi süresince sinir, kas, kemik, kafatası ve omurga arasındaki ilişkilere odaklanarak çok yönlü bir yaklaşım ile ilerler.
Nöromuskuloskeletal tıp uzmanları, sinirler, kemikler ve kaslarla ilgili etkileşimi inceleyerek teşhis ve tedavi edebilecek yetkinliğe sahip kişilerdir.
Nöromuskuloskeletal terapide, ağrıyı hafifletlemek için belirli noktalara el ile baskı uygulanır. Bu sayede beyne gelen sinir uyarılarının yeniden ayarlanmasına yardımcı olunurken, aynı zamanda beynin aldığı ağrı uyarılarının sayısında azalma sağlanması amaçlanır.
Sağlıklı kan akışının sağlanması iyileşme süresicinin en önemli parçasıdır. Bu sayede vücuttaki oksijen miktarı artarak, dokuların ve hücrelerin kendilerini yenileme süresi artar. Sağlıklı kan akışı, aynı zamanda vücutta enflasyon oluşumunu engellerken, vitamin ve antioksidanlar gibi iyileştirici besin maddelerinin ağrıyan bölgelere taşınmasına yardımcı olur.
IKOMT konseptinde ağrı şikayeti ile gelen danışanlar üzerinde, bir terapi programı oluşturulmadan önce detaylı bir tetkik ve değerlendirme süreci gerçekleştirilir. Bu değerlendirme sürecinde kişiler bütüncül açıdan değerlendirilerek genel olarak aşağıdaki soruların cevapları araştırılır;
Yukarıdaki sorulan sorulara göre alınan cevaplar ışığında ağrıya neden olabilecek etmenler fiziksel, sosyolojik ve psikolojik açıdan ele alınarak araştırılır. Çünkü IKOMT konseptinde her hücre, doku ve organın kendine has bir davranışı vardır ve bu nedenle de her bireyin olaylara ve durumlara karşı sergilediği tutum ve davranış birbirinden farklılık göstermektedir.
IKOMT konseptine göre ağrıya neden olan faktörler, kişilerin bulundukları ortam, aile düzeni ve günlük rutinlerine göre değişkenlik gösterebilmektedir. Örneğin; boyun ağrısı şikayeti ile gelen bir kişi ilk etapta masa başında uzun süre çalıştığı için duruş bozukluğundan ya da yanlış pozisyonda bilgisayarda çalışıyor olmasından kaynaklı boyun ağrısına sahiptir denilebilir. Fakat ağrıya bütüncül bakış açısı ile yaklaşıldığında kişinin işyerinde psikolojik olarak baskı altında hissetmesi de boyun ağrısına neden olabilmektir.
Ağrılar bazen bir yaralanmadan kaynaklı olabilir fakat çoğu zaman ağrıların nedenlerine diğer açılardan da bakmak gerekmektedir. IKOMT yaklaşımı ağrıları yönetme , mental ve bedensel iyilik hali ile ilgili kişilere farkındalık kazandırma amacıyla ilerlemektedir.
IKOMT konseptinden tedavi modeli oluşturulmadan önce ağrıya neden olan tüm faktörlerlerin bir haritası çıkartılarak , tedavi sonrası kişilerde farkındalık yaratmak amacıyla aşağıdaki soruların cevapları aranmaktadır;
Yukarıdaki sorular ışığında kişilerin kendi hayatlarında yarattığı duygusal blokajlar belirlenerek, bu blokajlar ağrıya neden olan sosyal, duygusal ve mental faktörler olarak değerlendirilir ve bu temel faktörler ışığında bir tedavi programı hazırlanır.
IKOMT Konseptinin amacı ağrıyı azaltmak ve vücut dayanıklılığını arttırmaktır. IKOMT süreci sonrasında kişiler ağrısız bir hayata kavuşurken, aynı zamanda bedensel olarak daha esnek ve zihinsel olarak daha kuvvetli bireyler haline gelebilecek ve tedavi sürecinde edindiği bilgileri günlük yaşamına adapte ederek farkındalığı yüksek mutlu bireyler olabilmektedir.
IKOMT pek çok farklı türde kronik ağrı problemlerinin iyileştirilmesinde başarılı ile kullanılmaktadır. Bu ağrılar başlıca,
– Sırt ağrısı
– Boyun ağrısı
– Baş Ağrısı
– Eklem Ağrısı
– Sinir Ağrısı (Örneğin Siyatik )
– Artrit
– Kas Ağrısı
– Tendon Ağrısı
gibi ağrı türlerini kapsamaktadır.
Kronik ağrılar belli bir süre sonunda dayanılmaz ve rahatsız edici olabilir. Ağrılardan kaynaklanan bu his, zamanla insan vücudunda fiziksel ve duygusal olarak iyi olma halini olumsuz yönde etkileyerek anlamlandırılamayan ya da kontrol edilemeyen kaygı, endişe ya da kas gerginliğine yol açarak daha ciddi problemlere neden olabilir.
Ağrılar, uyku kalitesini, koşma, bisiklete binme, yürüme gibi düzenli fiziksel aktiviteleri, iş yaşamında ve özel hayatta oluşturulan dengeyi, günlük yaşam aktivitelerini, sosyal hayatı ve aile yaşamını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu tip olumsuz koşulları önlemek amacıyla IKOMT konsepti aşağıdaki kişiler üzerinde başarılı ile uygulanmaktadır;
– Omurga üzerindeki disklere bağlı ağrı yaşayan kişiler,
– Kas sistemine bağlı ağrı yaşayan kişiler,
– Sinir sistemine bağlı ağrı yaşayan kişiler,
– Eklemlere bağlı ağrı yaşayan kişiler,
– Mental (zihinsel) nedenlerden ötürü ağrı yaşayan kişiler,
– Duygusal nedenlere bağlı ağrı yaşayan kişiler,
– Kalıcı ağrıya sahip kişiler,
– Fonksiyonel hareket kısıtlılığına sahip kişiler,
– Ağrısından dolayı hayatı kısıtlanmış hisseden kişiler,
– Yoğu strese maruz kalan kişiler,
– Kendi davranışlarını yük olarak gören ve kısıtlayıcı olduğunu düşünen ve bu davranışlarını değiştirmek isteyen kişiler,
– Kendi potansiyelini keşfetmek veya geliştirmek isteyen kişiler.
IKOMT modelinde ağrıyı tanımak ve tanımlamak ağrı yönetiminde büyük önem taşımaktadır. Ağrıya neden olan faktörler tespit edildikten sonra fizyoterapist ile danışan arasında ağrıyı tanımlamak ve kontrol etmek üzere bir takım çalışmalar yapılır. Bu çalışmaların özünde aşağıdaki hedeflerin değerlendirilmesi yer almaktadır;
Örneğin; nefes egzersizleri yolu ie bedeni ve zihni sakinleştirmek için nasıl düzenli bir teknik geliştirileceğini öğrenmek.
IKOMT Konseptinde yukarıdaki bahsedilen değerlendirme ve çalışmalar ışığında danışanlara tam olarak ihtiyacı olan bir tedavi programı sunulur. Bu program, danışanlara vücudu ie ilgili neler olup bittiğini basit bir dille anlatmayı amaçlamakta ve aynı zamanda danışanları iyi olma haline kavuşturmaktır.
Manuel terapi ağrının fizyolojik nedenleri üzerinde çalışarak, bu nedenlerin ortadan kaldırılmasına yardım eder. El ile uygulandığı için HANDS-ON tedavi yöntemi olarak da bilinen manuel terapi yöntemi özelikle kas spazmı, kas gerginliği ya da hareket kısıtlılığı nedeniyle oluşan ağrıyı tedavi etmenin bir parçasıdır.
Manuel terapi ağrınızı hafifletebilir ya da tam olarak geçirebilir ve fonksiyonel kapasitenizi olabildiğince hızlı bir şekilde eski haline getirmeyi sağlayabilir.
Manuel terapinin faydasının kalıcı olabilmesi için beraberinde bir takım egzersizler programlarının takip edilmesi ve uygulanması iyi olma halinin korunmasının diğer bir adımıdır. Ağrı, stres ve gerginlik ile yüksek oranda bağlantı olmasından ötürü egzersiz öncesi vücudu gevşetmek önemlidir. Fizyoterapistlere danışanlara öncelikli olarak vücudu nasıl gevşetmeyi öğreteceklerdir.
Egzersiz ağrı tedavisinde ilaç gibidir. Doğru kişi için doğru dozu almak büyük önem taşır. Bu nedenle fizyoterapistin vereceği egzersizleri zamanında ve düzenli olarak yapmak, hem eklem haraketliliğinizi artırarak kaslarınızı güçlendirir, aynı zamanda da ağrılarınızla kalıcı olarak vedalaşmasına yardım eder.
Farkında olunmadan yapılan bazı davranışlar da ağrıya neden olarak faktörler arasında değerlendirilebilir. Bu davranışlar genel olarak;
– Nefes tutmak
– Hızlı veya sığ nefes almak
– Gerginlik
– Yanlış duruş ile bilgisayarda çalışmak
– Ağır eşya kaldırmak
– Ani hareketler yapmak
şeklinde sıralanabilmektedir. Bu hareketleri uygulamaktan kaçınarak, bu alışkanlıkları kırmak, sırttaki gerilimi ve stresi azaltarak ağrıların kontrolü konusunda önemli bir rol oynamaktadır.